Yeni bir çalışma, birbirine benzer durumlarla ilgili kararlarda yakın geçmişteki deneyimlerimizin ne ölçüde rol oynadığını ortaya koyuyor.
Tüm gece arkadaşlarıyla çene çalmış, müzik dinlemiş ve sonra da güneşin doğuşunu izlemek için onlarla sahile gitmeye karar vermiş bir bilim yazarı hayal edin. Şu anda okumakta olduğunuza benzer bir makaleyi yazıp teslim etmek için sadece birkaç saati olan yazarımız, kafe sahibi kepenkleri indirmeden çok önce bunun pekala bilincindeydi. Fakat yazarımız bir kumar oynamaya karar verir, çünkü geçen hafta da teslim tarihi sıkışık bir makaleyi, tüm gece uyumayarak bitirmiş ve yazısıyla Facebook'ta bir sürü beğeni toplamıştır. Cambridge Üniversitesi, Fizyoloji, Gelişim ve Sinirbilim bölümünden Profesör Wolftam Schultz ve Dr. Martin Vestergaard'ın yeni çalışmasına göre yazarımızın tekrar böyle bir karar almasının sebebi, uzun zaman önce yaşadığı daha makul bir deneyimi gözardı etmesi olabilir. Schultz ve Vestergaard'ın araştırmalarına göre yazarımızın bu kararı, 'Bankacının Yanılgısı' diye adlandırdıkları şeyin, yani anlık bir kazanç düşüncesiyle büyülenip haddinden fazla iyimserliğe kapılmamızın neticesi olabilir. Bunun yanında bir de yakın zamanda gerçekleşen olumsuz bir olayla cesaretimizin aşırı kırılması anlamına gelen 'anlık indirgeme' kavramı karşımıza çıkıyor. Bir karar verirken, o konuyla ilgili deneyimimiz ne kadar eskiye dayanıyorsa, bu deneyim karar alma sürecimizde o kadar az yer tutuyor ve böylece alacağımız karar geniş ve kapsamlı bir temelden yoksun kalabiliyor.
Dr. Martin Vestergaard, araştırmanın, popüler tabirle 'mutlu son' etkisi üzerine kurulu tepkilere odaklandığını söylüyor. Dr. Vestergaard'ın karar almayla ilgili araştırması, genel olarak Psikolog ve Davranışsal Ekonomist Daniel Kahneman'ın bilişsel önyargı çalışmalarından esinlenmiş. Vestergaard şöyle açıklıyor: 'Kahneman ve ekibi, bazılarının adlandırabileceği şekliyle bir takım 'mantıksız davranış türleri' tespit etmiştir. Fakat bunlar, karar alma sürecindeki tuhaflıkları niteleyen 'bilişsel önyargılar' kavramının kapsamına giriyorlar. Buna göre insanlar, diğer seçenek detaylı ve zor bir karar sürecine dayanıyorsa, mantıksız seçimler yapabiliyor.'
DAHA BASİT BİR ZİHİNSEL HESAPLAMA
Royal Society Proceedings B'de (the Royal Society'nin biyolojik araştırmalar dergisi) yayınladıkları makalede Profesör Schultz ve Dr. Vestergaard, karar alma mekanizmasını, üç çeşit yemekten oluşan bir menüye benzetiyor. Bir restoranda yediğimiz üç çeşitten oluşan bir yemeğe dair hatıramız ve genel anlamda yemeğin toplam değerine dair yargımız, yediğimiz üç tabaktan her birinin bizde bıraktığı hisse göre şekillenecektir. Örneğin vasat bir başlangıç, iyi bir ana yemek ve aksilik çıkmazsa şahane bir tatlıdan oluşan bir akşam yemeği düşünelim. (Sırf tatlılara zaafım var diye değil!) Mantıken, şahane bir başlangıç, iyi bir ana yemek ve vasat bir tatlıdan oluşan menünün de aynı etkiyi yaratması gerekir. Fakat sonuncu deneyim, iyi de olsa kötü de olsa, vereceğimiz karar üzerinde çok daha etkilidir. "Mutlu son"la biten akşam yemeği, vereceğimiz kararda daha ağır basar.
Neden böyle yapıyoruz? Dr. Vestergaard bu durumu şöyle açıklıyor: "Hayatımızdaki diğer benzer deneyimleri hesaplayıp daha isabetli bir genel değerlendirme yapmak son derece külfetlidir. Bunun yerine o anki hislerimize bakarız, o zamana kadar edindiğimiz deneyimlere değil. Bunu deneyimlerimiz arasındaki bir tezat olarak değerlendirebiliriz. 'İşler iyiye mi, yoksa kötüye mi gidiyor?' diye kendimizi sorgularız. Böyle anlarda içimizdeki o kayıt defterini sürekli güncellemek için karmaşık bir hesaplama mekanizmasına ihtiyacımız olmaz. Bunun yerine aradaki farklar olumlu mu yoksa olumsuz mu diye bakarız.
ANLIK İNDİRGEMEYE Mİ MEYİLLİYİZ?
Peki, spor müsabakalarında, oyuncular veya takımlar kendilerine aşırı güvendiğinde böyle bir süreç mi yaşanır? Dr. Vestergaard şöyle diyor: 'Bu psikolojik tutumların temelinde, deneyimler arasındaki tezattan etkilenen kararlar yatıyorsa, böyle bir şey mümkün olabilir.' Aynı şekilde, yakın zamanda feci bir mağlubiyet yaşamış, fakat genel olarak iyi bir performans sergileyen bir takım, yine deneyimler arasındaki bu tezattan etkilenip son aldıkları kötü sonucu fazla büyütüp önceki galibiyetlerini göz ardı edebilir.
Araştırmaya katılanların yaklaşık dörtte biri (41 kişiden 9’u) deneydeki deneyimlerini doğru bir şekilde değerlendirebildi, yani anlık indirgemede bulunmadı. Bu insanların daha etkili kararlar almasını sağlayan nedir? Vestergaard'ında dikkat çektiği gibi değerlendirmelerinde anlık indirgemeye başvuran diğer katılımcılara baktığımızda, 'Bunu ne kadar iyi yaptıkları konusunda hala büyük farklar var. İnsanların karar alırken, deneyimlerinin yakın zamanda gerçekleşmiş olmasından veya bu deneyimler arasındaki tezattan ne ölçüde etkilendiğini merak ediyorum. Şu anda araştırdığım şey de bu.' Araştırmanın sonraki etabında ise insanların kararlarında anlık indirgemeye başvurmasının arkasında yatan eğitim, sosyo-ekonomik geçmiş, meslek veya kariyer gibi diğer etkenler de araştırılacak.